Ne zamandır niyetliydik Ankara’ya gitmeye. Borajet Ankara uçuşuna başlayıp inanılmaz uygun fiyatlı bir kampanya yapınca biletleri aldık. Ankara’da neler yaptığımıza geçmeden evvel biraz Borajet öveyim. Hem uygun fiyatlı aldık hem de hizmetten çok memnun kaldık. Uçuşlar tam zamanındaydı. Koltuk araları çok genişti. Üstelik tatlı-tuzlu ve içecek ikramında bulundular. Tuvaleti bile paralı yapacaklarını açıklayan bol rötarlı havayolundan sonra pek güzeldi.
Cumartesi 11:15’te uçağa bindik. 12:15 gibi Esenboğa Havalimanına indik. Bu sefer araba kiralamadık arkadaşımız Onur hem bizi karşıladı hem de her yeri gezdirdi. Bir yeri bilenle gezmek çok daha rahat ve güzel. O yüzden teşekkürler Onur ve Samed’e 🙂
Havalimanı merkeze uzak. 30-35 dk içerisinde Bahçelievler’e vardık. Bir check-in olup çantaları bırakalım sonra gezelim diye düşündüğümüz için önce otele uğradık. Oteli bookingden ayarlamıştım. İlk görüşte bizi etkilemeyi başardı. Detaylı incelemek isterseniz -> Inn 65 Budget
Otelden ayrılıp yine düştük yollara. Balgat’ta bulunan Ciğerci Apo ilk durağımız. Mekan büyük garsonlar koşuşturuyor. Ciğerleri söylüyoruz. Sipariş vermemizin hemen üzerine salatalar geliyor. Garson çok neşeli “Kusura bakmayın biraz fazla hızlıyız” diyor 🙂
Et şiş ortalama ama ciğer nefis. Salatalar, yağlı ekmekler, közlenmiş soğanlar ve sarımsaklar ile tam bir lezzet cümbüşü. Yemeğin üzerine künefe söylesek mi kararsızlığı yaşıyoruz ama tatlı hakkımızı başka bir yerde kullanma kararı alıyoruz. Çaylarımızı içip kalkıyoruz. Ankara’da fiyatlar İstanbul ile karşılaştırıldığında oldukça uygun. Kişi başı 20tl ödüyoruz.
Tatlı için Baklavacı Hacıbaba‘ya gidiyoruz. Self servis istediğiniz tatlıyı seçiyorsunuz. Fıstıklı baklava, şöbiyet ve fıstıklı kuş gözü seçiyoruz. Fıstıklı kuş gözü hariç hepsine 10 puan veriyoruz. Fiyatlar porsiyon hesabı. Bir porsiyon 8tl.
Ankara puslu havasını devam ettiriyordu. Eymir gölü mü Hamamönü mü diye bir miktar kararsız kalsak da Hamamönü’ne gitme kararı aldık. Yolda giderken Kurtuluş Parkı’nın oradan geçtiğimizi gördüm. Birden anılar canlandı. Kurtuluş Parkı rahmetli anneannemin evine çok yakındı. Onur’a rica ettim bizi kırmadı. Hatırladığım kadarıyla yolu tarif ettim. Gitmeyeli 10 yılı geçmiştir. Bir de o zamanlar daha çocuk olduğumu düşünürsek bulmam çok zor gibiydi. Zor oldu ama bulduk.
Annemin gençliğinin geçtiği, bizim her yaz gelip 1 ay kaldığımız, bahçesinde halı yıkadığımız, balkonunda oturduğumuz ev aynen duruyordu. Yanındaki gecekondu yıkılmış, kış olduğu için görkemli ceviz ağacının yaprakları dökülmüştü. Hey gidi günler hey diyerek ayrıldım oradan. Güzel zamanlardı.
Hamamönü’ne gelip arabayı otoparka bıraktık. Ankara’da da kalabalık yerlerde park sorunu mevcut. Hamamönü evleri Safranbolu evlerine benziyor. Yerli ve yabancı turistler için güzel bir ortam oluşturulmuş. Özellikle ramazanda daha güzel oluyormuş.
Hamamönü’nde hediyelik eşya satan arabalar bile sevimli. Nostaljik tramvayların minyatürlerine benziyor. Buzdolabı süsü, kukla, bileklik gibi hediyeler alıp sevdiklerinize götürebilirsiniz.
Bir yere gitmeden evvel güzel yerlerin araştırmasını önceden yaparım. Gidilecek mekanlar, yenecek yemekler önceden planlarım. Bu sefer Ankaralılar ile gezdiğimden pek bakmadan gittim diyebilirim. Hal böyle olunca karşımıza çıkan güzel bir yeri de keşfetme şansımız oldu; Kanaviçe Çikolata. Dışardan görür görmez burada oturalım kahve içelim dedim. Garsonla biraz anlaşmakta zorluk çeksek de mekan sahibi çok iyiydi. Sıcak çikolatası, kış şerbeti ve çikolataları çok lezzetliydi. Çikolataları verdikleri eldiven ile kendim seçip tabağa koydum. Tek kelimeyle bayıldık.
Burada ne yesek ne içsek çok beğendik. Sıcak çikolatayı Samed içti. Tek kelimeyle efsane dedi 🙂 Ben kış şerbeti içtim.
Yanında da seçtiğim çikolatalardan yedik. Portakallı olanlar çok güzeldi.
Hamamönü’ne giderseniz uğramadan dönmeyin. Biliyorum İstanbul’da da böyle yerler var. Burayı ayrı sevmemin ilk sebebi sahibinin iyi niyetli tutumu, ikincisi ise fiyatlarının çok makul olması. Başka yerde çay içemeyeceğiniz fiyata burada güzel sunumuyla keyifli vakit geçirerek demleme ıhlamur veya kış şerbeti içebilirsiniz. Turistik bir yer olmasına rağmen kazıklama amacı gütmemeleri güzel olan.
Hamamönü’nde güzel bir köşe bulup ben de fotoğraf çekiliyorum. Bu köşe çok popüler sıra beklemem gerekti bu kareyi yakalamak için 🙂
Emre nargile diye tutturuyor. Daha önce gitmeyi kararlaştırdığımız Osmanlı Nargile‘ye yol alıyoruz. Mekan çok büyük. Kapıda bir miktar sıra var fakat hızla bir yere oturtuyorlar bizi. Foursquare yorumlarından da okuduğuma göre işletme müşterileri sürekli çay içmeye zorluyormuş. Bu yüzden semaver söyleyerek baştan bu olayı engellemek istiyoruz. Emre nargilesine kavuşuyor. Buranın en güzel tarafı kestane ve mısır olması. Kışın semaver ile kestane yiyebilmek en güzeli.
Kestane, çay, nargile ve sohbet eşliğinde zaman geçiriyoruz. Gezdiğimiz yerlerde en çok burada oturuyoruz. Nargilesi evet güzel ama bir tütün han değil. Yavaş yavaş karnımız acıkmaya başlıyor. Ankara’nın meşhur Aspavasını yemeğe gidiyoruz. Ben daha önce yemiştim ama dandiğini yemişim. En güzeli Esat Özçelik Aspava imiş.
Üç tane aspavacı yanyana idi. Bir ortadakini tercih ettik. Aspava Allah Sağlık Para Afiyet Versin Amin cümlesinin kısaltmasından meydana geliyormuş. Mekanın girişinde kocaman yazıyor zaten. Biz sos, soğan ve kaşarlı anlamına gelen 4 ssk söylüyoruz 🙂 Öncesinde masa donatılıyor. Patates kızartması, çiğköfte, bol salata ve cacık geliyor. Bir de kaşarlı mantar geliyor ki en güzeli o
Emre mantar yemiyor onun hakkını da üzülerek ben yiyorum :p Kısa süre içerisinde sipariş ettiğimiz SSK geliyor. Bağkur’da söyleseydik esprisini de yaptıktan sonra yemeğe yumuluyoruz.
Yemeğin üstüne gelen helva nefis. Tıka basa doymuş olsak bile kimse tatlıya hayır diyemiyor. En güzeli bunların hepsinin siz istemeden gelmesi. Tatlıyla beraber çaylar da geliyor. Kişi başı sadece 20tl ödüyoruz.
Sabah erken uyanmanın ve tüm gün dolaşmanın etkisiyle herkes yoruluyor biz otele, Onur ve Samed eve, yollarımızı ayırıyoruz. Yaşlandık artık gecelere akamıyoruz. Herkes uyuyup dinlenme peşinde.
Ertesi gün 12:45’te uçuşumuz var. Bu yüzden sanah erken kalkıp otelde kahvaltı ediyoruz. Otelin kahvaltısı da çok güzel. Çok memnun ayrılıyoruz. Gitmeden bir yerde kahve içelim diye planlıyoruz. İki adım ileride
Kahveci Hacıbaba‘ya giriyoruz. Ben özel kumda türk kahvesi içiyorum.
Samed ve kardeşi bizi almaya geliyor. Havalimanına geçiyoruz. Ankara’da güzel bir hafta sonu geçirip evimize dönüyoruz.
